DOLAR 42.47 ₺
EURO 49.06 ₺
STERLIN 55.66 ₺
G.ALTIN 5,522.91 ₺
BTC 92,226.36 $
ETH 3,036.86 $
BİST 0.00

    Eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer: TYT Yılda 3-4 Kez Yapılabilir

    GündemEğitim
    Yayınlama: 26 Ekim 2025 Pazar 15:48 Kaynak: Haber Merkezi

    Eski Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “ÖSYM’nin kapasitesi yüksek, ama artık merkezi yerleştirme yükünü hafifletme ve sınavlara erişimi kolaylaştırma zamanı geldi” dedi.

    Eski Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer: TYT Yılda 3-4 Kez Yapılabilir

    Eğitim sisteminde yeniden yapılanma tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde, eski Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, ölçme ve değerlendirme süreçlerinin önemine dikkat çekti. Özer, kaleme aldığı yazısında, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) yalnızca sınav yapan bir kurum olmanın ötesine geçmesi gerektiğini vurgulayarak, merkezi yerleştirme yükünün azaltılması ve sınavlara erişimin kolaylaştırılması yönünde önerilerde bulundu.

    "Ülkemizde merkezi sınavları ve merkezi yerleştirmeleri başarılı bir şekilde yapan ÖSYM elektronik sınav kapasitesi ile de sınavlara erişilebilirlik kapasitesini güçlendirmektedir. Eğitim sistemimizde yeniden yapılandırmaya yönelik yoğun tartışmaların olduğu bir dönemden geçerken bu kapsamda ÖSYM’nin yapabileceği katkıları da değerlendirmek gerekmektedir. Nasıl eğitim sistemimiz temel eğitimden yükseköğretime kadar birbiri ile ilişkili eğitim kademelerinden oluşan bir bütünse ve bu nedenle her bir kademe için düşünülen değişikliği sistemin tümünü göz önüne alarak yapmak gerekiyorsa ÖSYM’yi de bu bütünün bir parçası olarak değerlendirmek gerekiyor. Eğitim sisteminde geçişkenlikleri iyi tanımlanmış esnek bir yapı nasıl gerekliyse aynı yaklaşım ÖSYM için de geçerlidir.

    Eğitim sisteminde bir değişiklikte ÖSYM’nin bu değişikliklere destek olabilme kapasitesi oldukça yüksektir. Tüm dünyada merkezi sınavlar eğitim sistemini destekleyen ve dönüştüren bir etkiye sahiptir. Ülkemizin bu bağlamda kapasitesi oldukça güçlüdür. Sınavlar hem sınava girilen eğitim kademesini dönüştürebildiği gibi sınavla gidilen yeri de doğrudan etkilemektedir. Yükseköğretime geçiş sınavları (YKS), TUS ve DUS gibi sınavların müfredatla etkileşimi ortadadır.

    Bu bağlamda ÖSYM’nin verimliliğini artırmak ve esnek bir eğitim sistemine daha fazla katkı verecek bir esnekliğe kavuşturabilmek için iki alanda iyileştirme yapılması gerekmektedir. Birincisi, ÖSYM’nin merkezi sınavlara ilaveten merkezi yerleştirme yükünü de taşımasıdır. Dünyada ÖSYM benzeri kurum ve kuruluşlar merkezi sınavları yapmaktadır. Burada bir sorun yoktur. Ancak, merkezi sınav sonuçları ile merkezi yerleştirme yapan ülke nerdeyse kalmamış olmamasına rağmen maalesef ülkemizde bu gelenek devam etmektedir. Bu nedenle, ÖSYM’nin merkezi sınav kapasitesi ve kalitesini iyileştirmeye dönük adımlar atılırken merkezi yerleştirme yükü azaltılmalıdır. Artık bu konuda açılım yapma zamanı gelmiştir. Hangi kurum ve kuruluşlar merkezi sınavı istiyorlarsa ÖSYM sadece merkezi sınavları yapalı, yerleştirmeyi ise söz konusu kurum ve kuruluşlar yapabilmelidir. Bu yaklaşım değişimi, diğer kurum ve kuruluşlarda da ölçme ve değerlendirme kültürünün gelişmesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca, riskin de paylaşılmasını sağlayacaktır.

    İkincisi ise iki sınav arasındaki sürenin kısaltılmasıdır. Herhangi bir sınav çeşidi için iki sınav arasında bekleme süresi uzadıkça, bir nedenle sınavı kaçıran, sınavda istediği sonucu alamayan veya herhangi bir nedenden ötürü acil olarak ilgili sınav sonucuna ihtiyaç duyan adayların mağduriyetleriyle karşılaşılmaktadır. Ayrıca bu süre uzadıkça sınava atfedilen önem de olağandışı bir şekilde artmaktadır. Bu, hem sınava girecek adaylar hem de sınavı yapan ÖSYM üzerinde baskı oluşmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, sınavların erişilebilir oldukları süre kısaldıkça, yani tekrarlanabilirliği arttıkça sınavın hem sınava girenler hem de ÖSYM üzerindeki baskısı azalacaktır. Nihayetinde, eğitim sistemine yönelik yol açtığı gerilimler de en aza indirilebilecektir. Bu kapsamda örneğin ALES ve dil sınavları her ay yapılabilmelidir. Bunu yapmak için ÖSYM’nin giderek artan elektronik sınav kapasitesi daha verimli bir şekilde kullanılabilir.

    İkinci açılımla ilgili bir diğer nokta ise, ÖSYM’nin yaptığı sınavlar içinde birbirlerine benzeyen sınavları sadeleştirerek daha az sayıda sınava dönüştürmesi ve böylece bu sınavların yapılma sıklığını artırmasıdır. Bu adım ÖSYM’nin aynı zamanda uluslararası geçerliliği olan bir sınav oluşturma kapasitesini de güçlendirecektir.

    İkinci açılımla ilgili en önemli adım gençlerin üzerinde büyük baskı oluşturan yükseköğretime geçiş sınavı (YKS) için atılmalıdır. Örneğin, YKS sınavının ikinci oturumu olan AYT yılda bir kez yapılırken birinci oturumu olan ve temel yeterlilikleri ölçen TYT sınavı yılda 3-4 defa yapılabilmeli ve bu sınavlara 11.sınıfların da girebilme imkânı sağlanmalıdır. Bu sınavlardan alınan en yüksek TYT puanı yerleştirmeye esas puan hesaplanmasında kullanılmalıdır. Böylece, YKS’nin birinci oturumuna erişim artırılarak YKS’nin baskısı da azaltılabilecektir."

    Mahmut Özer’in bu değerlendirmesi, eğitimde ölçme ve değerlendirme sisteminin yeniden şekillenebileceğine işaret ediyor.

    İlk Yorumu Sen Yaz
    code